Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

1984 VE BÜYÜK BİRADER

Sayın okuyucu bağışlarsa, bu kez yeni bir oyun veya eser üzerine değil de, dünya klasiklerine girmiş bir roman olan 1984 ve onun sinema uyarlamaları üzerine yazacağım.

Söz konusu roman, ünlü Britanya’lı yazar George Orwell (1903-1950) tarafından ikinci dünya savaşını takip eden yıllarda yazılmış. Hatırlarsınız, Orwell’in diğer bir ünlü kitabı Hayvan Çiftliği. Eserlerinde totaliter ve baskıcı rejimleri net ve zekice bir şekilde eleştirmiş ve bulduğu geniş okuyucu kitlesiyle evrensel Batı bilincinin özgürlükçü demokrat idrakinin gelişimine katkıda bulunmuş.
İşte bu derecede etkileyici ve önemli bir yazar George Orwell.

1984 romanı, totaliter rejimlerin hakim olduğu, karanlık bir dünyada geçiyor.
Tek parti yönetimi, halkı korku ile manüpule etmekte; ‘Büyük Birader’ sürekli olarak bireyleri izlerken, ‘Düşünce Polisi’de insanları aykırı düşüncelerden uzak tutmaktadır! (Özellikle bu kavramlar, savaş sonrasında daha demokratik ve insan haklarında ilerleme olarak yapılanan yeni siyasal bilim terminolojisine girmiştir.)

En kısa özetle eserin konusu; futuristik otoriter bir dünyada, sevmek (!) gibi bir suç işleyen roman kahramanının büyük birader tarafından izlenip, sonunda düşünce polisi tarafından gerçekleştirilen beyin yıkama uygulaması ile sonuçlanan öyküsüdür.

Romanın, okur nesilleri etkileyen güçlü mesajı, ilk kez 1956 yılında Michael Anderson yönetmenliğinde sinemaya aktarılmış (öncesinde 1954’de TV yapımı var) ve Edmond O’Brien, Donald Pleasence gibi dönemin önemli oyuncuları oynamış. Yorumlarda siyah beyaz çekimin ve oyuncuların dramaya uygun fiziklerinin filmin o karanlık ve ürkütücü mesajını seyirciye yansıtmakta başarılı olduğu yazılıyor!

1984 filminin ikinci çekimi ise Michael Radford tarafından yönetilip, yine 1984 yılında gösterime girmiş. John Hurt ve Richard Burton gibi önemli oyuncuların rol aldığı film aldığı bazı ödüllerin yanında, sinemaseverlerin de kült filmleri arasına katılmış.

Genelde önemli edebi romanların sinema uyarlamaları, romanın aslı kadar takdir edilmez. Ama nedense bu romanın her iki sinema yorumu da kitap ile kıyaslanmadan yarattıkları etki ile iz bırakmışlar. Filmler kitabın okunmasını teşvik etmiş. Bunları yazıyoruz çünkü okuyucu ve yeni nesiller bu kitabı okusun, bu filmleri izlesinler istiyoruz. (Filmler popüler video paylaşım sitesinde var!)
Baskı rejimlerinin o korkutucu atmosferini gören, okuyan, izleyen iyi yüreklerde; özgürlükçü, demokrat, insancıl idraklerin oluşmaması imkansız!
En büyük korkumuz okumayan, izlemeyen ve farkındalığı olmayan duyarsız nesiller.

Şimdi bütün bunları neden yazdık, anlamış olmalısınız. Gündemde meclisten geçen bir torba yasa var. Bu yasa internet yayınlarının engellenmesiyle ilgili yeni kurallar getiriyor. Yürütmenin güdümündeki TİB yönetimi sanki bir yargı kurumu gibi, internet üzerindeki yayınları durdurabilecek.

Konuyla ilgili bütün yorumlarda, bunun sansür anlamına geldiği belirtiliyor. Yani kişisel haklara mahremiyete saldıran olaylardan çok, yürütmenin aleyhinde çıkan yayınları susturması yönünde çalışacak bu yeni düzen!

Durun daha bitmedi, internet servis sağlayıcılarına ise iki yıl boyunca kullanıcıların bütün internet üzerindeki hareket bilgilerinin saklanması şartı da getirildi.
Gazete ve internet dergilerinde yazanlar; bu uygulamanın, sadece kötü niyetli kullanıcılarına değil de, yürütme ile aynı fikirde olmayan bütün aykırı ve muhalif düşünen herkesin, izlenmesine zemin hazırlayacağı endişesi dile getirmiş! Çok korkutucu verici değil mi?

Büyük Birader gerçek mi oldu? Düşünce Polisi pusuda mı?
Şimdi düşünüyorum da, bizi de, bu yazıyı yazdığımız için muhalif olarak fişlerler mi? (Böyle endişelerin olmadığı bir ülke hakkımız değil mi?)

Umarım ileride mecliste bu yasa AB muktesabına uygun, daha özgürlükçü ve demokrat hale getirilir.


Cengiz ÖZDER
6.02.2014

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 







 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.