KOMEDİ DİZİLERİ ZAMANI:

MOZART IN THE JUNGLE; THE BRINK VE VEEP

Karakış mevsimi, ruhumuzda depresif etkileri olan bir mevsim
. Güneş ışığının azlığı mutluluk hormonlarının salgılanmasını engelliyor, içimize kapanıyoruz, suratlar asılıyor.

Sonra, sınırlarımızın ötesindeki bazı ülkeler, sanki o ünlü fantastik romandaki Mordor ülkesine döndü. Oradaki karanlığın bir kısım gölgesi güneydoğu yöremizden sınırlarımızın içine kadar girdi! Şimdi böyle dönemlerde ne yapmak lazım? Bir yerlere kaçmak mümkün mü? İş var, güç var, okul var, askerlik var, yükümlülükler var vs.
Böyle olunca, en azından neşeli birşeyler okuyup izlersek, bu sıkıntıları bir az olsun üzerimizden atabiliriz. Zaten zeki insanımızın gıdası mizah. O kesimin yemek içmek kadar zekalarını bileyecekleri kaliteli mizaha ihtiyaçları var.

İşte bu sebeple siz gençler ve her yaşta genç olanlar için, güncel ve biri hariç hiç duymamış olabileceğiniz delicesine hareketli, üç diziden size bahsetmek istiyorum.
Bu dizilerden Veep TV'de gösterildi zannedersem. Diğerleri ise içeriklerindeki bazı sert ögeler yüzünden(az da olsa, yetişkin olmayan izleyici için zararlı olabilecek cinsel içerik, içki ve madde bağımlılığı sahneleri var) büyük olasılıkla bizim TV kanallarımızda ekrana gelme şansı olmayabilir. Ama internetteki paylaşım platformlarında izlemek mümkün sanırım.
İnternette alt yazı da bulunabiliyor. (Aman ne olur, nasıl yaparım? diye bana sormayın!)
Ayrıca baştan söyleyeyim, pembe dizi izleyicisi için değil bu filmler. Anlaşılması kolay değil, herşey çok hızlı cereyan ediyor, sürekli bir yerlere göndermeler var, mizahı anlamak için bazı şeyleri biliyor olmak gerek; bir vodvil kadar hareketli ama fars türünden bir oyun değil bu şov!

Mozart in the Jungle (Vahşi Ormandaki Mozart):
Son dönemin en akıl açıcı komedilerinden birisi. New York Flarmoni orkestrasının başına getirilen dahi orkestra şefi Rodrigo'nun (büyük olasılıkla ünlü şef Gustavo Dudamel'in sahnedeki yansıması) delicesine karıştırdığı orkestra; o orkestrada çalmak için can atan obuacı müzisyen Hailey karakteri (dizi obuacı Blair Tindall'in ''mozart in the jungle:sex, drugs and classical music'' isimli romanından senaryolaştırılmış!) diğerleri gibi çılgın ve pırıltılı bir dünyada savruluyor! Bir para, güç, şöhret ve ayakta kalma mücadelesi. Ama en güzel hediyesi muhteşem bir klasik müzik ziyafeti. Klasik müziğe aşina olmayanlar bile bu müziği sevecek! Mutlak İzleyin. Yeni sezonu da başladı.

The Brink (Uçurumun kenarı anlamına geliyor!):
2015 yapımı yarımşar saat süreli bu komedi dizisi bir jeopolitik kriz ortamında üç çılgın adamın hikayesi. Pakistan-Hindistan-ABD üçgeninde dünyanın üçüncü dünya savaşının sınırlarına gelip gittiği uçuk kaçık bir hikaye. Karakterlerden Walter Larson (ünlü oyuncu Tim Robbins canlandırıyor!) ABD dış işleri bakanı rolünde. Pakistan büyükelçiliğinde alt düzey ama düzenbaz bir memur Alex Talbot rolünde Jack Black ve ilaç müptelası düşkün pilot Zeke (Pablo Schriber) sürekli bir politik kaos ortamına sürüklenen dünyayı kurtarıyorlar!

Senaryonun öznesi olan Pakistan, sanki harcanmış gibi. Bir fanatik radikal liderden, rüşvetçi ve güç düşkünü bir diğer lider arasında gidip geliyor. Rakip ülke Hindistan'a ise torpil geçmişler, daha demokrat ve iletişim kurulabilir bir ülke olarak yansıtılıyor (ama yöneticileri alıngan ve bürokrasi tutkunu olarak mizahta kullanılmış). İsrail ise kurnaz, pazarlıkçı yönetimi ve sürekli bir şeyler koparıyor oluşu ile mizahi eleştiriden payını almış.

Yapımcılara ve senariste kızamıyoruz, çünkü en ağır siyasi eleştiri başta ABD yönetimine. Alkolik seks düşkünü dışişleri bakanından, uyuşturucu kullanan savaş pilotuna ve savaş yanlısı generallerin etkisinde kalan başkana kadar, kendi sistemlerini alabildiğine mizahi olarak yerlere vurmuşlar. Bunu demokrasinin zayıf olduğu bir ülkede yapamazsınız! Başkana hakaret diye cezalandırılırsınız!

Yazının başında Pakistan'ın sorun çıkaran ülke rolüne konulduğunu ve bunun haksızlık olduğunu belirtmiştik ama bu sonuçta bir mizah, jeopolitik mizah yaparken bazı ülkeler harcanıyor! (Borat karakterinin ünlü ettiği filmde de Kazakistan bu durumdaydı!)

Ayrıca şunu da eklemeliyiz, aşırı dinci terör örgütünün, sofuluğun, silahlı şiddetin kol gezdiği ülkede; filmdeki yerel karakterler; zeki, akıllı, donanımlı ve vasıflı çıkıyorlar ve böylece bütün Batılı zihinlerdeki önyargılar yerle bir ediliyor! Bu filmin olumlu mesajı.

Veep (VP; İngilizce başkan yardımcısı kısaltması) :
Emmy ödüllü bu dizi, uzun süredir seyircinin ilgisini kaybetmeden sürmekte. Julia Louis Dreyfuss'un canlandırdığı Amerikan Başkan Yardımcısı Selina Meyer karakteri ve bir sürü başarılı oyuncunun canlandırdığı yardımcılarından oluşan bir dünyanın öyküsü. Geçmişte Seinfeld dizisinden hatırladığımız Julia Louis-Dreyfuss Selina rolünde olanca bencilliği, benmerkezciliğine karşın izleyiciye itici gelmeden yüksek bir mizah çizgisini koruyor. Veep, o unutulmaz 'West Wing' dizisi kadar bir beyaz saray belgeseli değil. Ama Amerikan politik sisteminde başkan yardımcılığı, dolayısıyla başkanlığın bir PR çalışması, bir imaj ve sürekli bir mesaj verme çabası olduğunu da görüyoruz. Yaş sınırı olmadan gençlerin izleyebileceği bir dizi. Zaman zaman gündelik politik olaylara gönderme yapıyor. Hiçbir zaman seviyesini düşürmeyen bir mizah çizgisi var.
(Başkan yardımcısı da olsa, takdir edilmek ihtiyacı olan Veep, dizi boyunca sekreterine çaresizce 'Başkan aradı mı?' diye sormaya devam eder!)


Cengiz ÖZDER
7.01.2016

Tweet

Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 

Okuyucu Yorumları