Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

GÜLÜMSEYİN İŞTE

Kimine yalandan, kimine inattan,
Kimine içten, kimine küfürden,
Kimine sevgi ile, kimine Aşk ile
Bir şekilde gülün o yerine gider…..

Her gün gazete, televizyon, sosyal paylaşım siteleri vb. ulaştığımızda hep içimizi kapatan, acımızı acıtan haberler ile burun buruna kalıyoruz. Oysa mevsimlerden yaz. Yaz demek mutluluğu katlayan birçok an demekti eskiden.

Dünya birbirine girdi, ülkemiz birbirine giriyor kardeş kardeşe kem bakıyor her yan negatif enerji ile dolu. Empati yeteneğimiz ise zaten çok azdı insan olarak, şimdi hepten yok oldu.

Sosyal paylaşımlarda oturduğu yerden sağa sola ortaya laf atanlar çok vatansever, çiçek böcek resmi paylaşan vatana ihanetle suçlanır oldu. Gülmek için neden yaratan suçlanır bu böyledir kardeşim! Her oturduğumuz yerden yanlışı çözebilme yeteneğimiz olsaydı eminim kötülük denen bir kavram kalmazdı.

İyi niyetler dev sandıkların dibine yerleştirildi ve orda unutuldu. Kişilikler gelişmemiş cüzdanlar şişmiş topluluklar olduk. Kıskançlıklar, arsızlıklar tavan, tevazu taban olmuş durumda.

Oldum olası hiç tanımadığım insanların yüz ifadelerini, hareketlerini, mimiklerini incelemeyi kendime oyun edinmişimdir. Uzun seyahatlerde, toplu taşımalarda sürekli oynadığım oyundur. Sırf toplumdaki insanları görmek için hiç alakam olmayan noktalara metro ile gitmişliğim var.

İnenler binenler, duraktan durağa değişen insan manzaraları, kıyafetler, temizlik, oturuş kalkışları, ayakkabıları (ayakkabılar müthiş ipucudur, kadın erkek fark etmez, temizliği pedikürü, boyası) bunlar para gerektirmez, marka gerektirmez. İnsanın kendine saygısını ortaya koyar. Bir insanın kendine saygısı yoksa karşısındakine nasıl olsun?

Senelerce iş yerime vapurla keyif alarak gitmiş ve her sabah martıların yanında vapurda olan insanlara da kendimce hikayeler yazmışımdır.

Sevgili kocam bana sohbetlerimiz esnasında bazen ‘sen cadde kızısın nerden bileceksin’ dediğinde ona çok şaşırdığı izlenimlerimi aktarmışlığım da vardır.

Senelerce çok severek yaptığım işim aslında bana bu gözlemleri yaptıran, çok seyahat ettiğim birçok farklı şehir ve yöre insanı tanıdığım için.

Gittikçe somurtan gülmeyi ayıp olarak niteleyen gülen insan gördüklerinde ayıplayacak ifadelerde bakan insanlar olduk.

Çok şanslı bir insanım aslında çok minik bir azınlık içinde yaşadığımın da farkındayım gülen, gülmeyi seven, dertlerini kederlerini de sevgi çemberleri içinde yaşamaya çalışan bir azınlık içindeyim.

Gülmeyi bırak bir tarafa, teşekkür etmeyi bilmeyen bir toplumuz dediğinizi duyar gibiyim. Hakikaten öyle apartmanda, sitede bir arada yaşayan komşular bile birbirine ‘günaydın’ ’iyi günler’ ’teşekkürler’ demeyi bilmiyoruz.

Eskiden köprüden geçerken gişelerde memurlar olurdu onlara para verip üstünü aldığımda; ‘teşekkür ederim’ derdim şaşırıp bakarlardı bir şey mi istedim diye.

Gülmek o kadar çok kapıyı açan, kendine ve karşındakine pozitiflik veren bir mimik ki, yapımı kolay, uygulaması kolay ve bedava.

Gülen birisini gördüğümüzde ‘tabi tuzu kuru’, ‘oh ne ala amma keyifli’, ‘tabii bir eli yağda bir eli balda’ tarzında cümleler dökülür ağızdan.

Oysa hakikaten her insanın kendi içinde yaşadığı farklı hikayeler var. Dimdik duran ve gülümsemeyi, sevmeyi, hayata güzel bakmayı bilip de birçok sıkıntıyı da içinde yaşayan kişiler biliyorum. Bunlardan biride benimdir mesela, hayata pozitif bakmayı severim hayata inat. Suratsız insanları yanıma yaklaştırmam örneğin, içimi daraltan insanlardan mümkün olduğu kadar kaçarım, bir çözümde olurunu bulmaya daha yatkınımdır, dırdır eden insandan midem bulanır.

Kimine içten, kimine küfürden gülerim ben, beni çok iyi tanıyan yanımda olan insanlar bunu hemen algılar. Henüz sekiz senedir hayatımda olan aslan oğlum en başta olmak üzere beni acayip okuyan dostlarım vardır. Kimine sevgi ile, kimine Aşk ile gülümserim onlarda kendilerini bilirler, asla hayatımdan çıkarmam bağlandıklarımı. Mutlaka ulaşırım onlara, bir telefonla, bir şarkı ile, bir not ile bir sohbette, bir yemekte, an’larımı oluştururlar anı’larımı zenginleştirirler. İyi ki varlar dediğim gülmenin sevginin aşkın en anlamlıları dostlar, kardeşler, sevgililer, canlar.

Kimine inattan gülerim, inatlaşmak benlik olmasa da. Çok kızdığım şeyler de var elbet sinirli sinirli gülerim, karşımdaki daha da kızar bu duruma. o kızdıkça daha da gülerim eğlenirim.

İçten pazarlıklı, sözde Allah korkusu olan insanlardan tiksinirim mesela, sürekli eleştiren insanlardan, mutsuz olmayı kendine ilke edinmiş insanlardan.

Bir hayat var yaşanan ve her insan bir birey olarak hataları, doğruları ile sırtlanmış giderken bu hayatı ‘şeytan tırnağı’’ gibi çıkıntı yapanlara acırım aslında. Kendi hayatlarının hikayelerini yazmak varken diğerinin hayatına girerek sadece ‘şeytan tırnağı’ olan ve kesilip atılan.

Kimine yalandan, kimine inattan,
Kimine içten, kimine küfürden,
Kimine sevgi ile, kimine Aşk ile
Bir şekilde gülün o yerine gider…..

Gülümseyin ne olur, gülümseyin işte…… Bu kadar!
Güzel, sıcacık, barış, sevgi, anlayış, huzur, kardeşlik olan bir Ağustos olsun. Dünya olsun, Yurdum olsun.


Perrin GÖKDEMİR ÜLKER
3.08.2015

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 



 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.