Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

KADIN ve SANAT

Bir toplumda sanat neden yok edilmeye çalışılır, geri kalmışlığın bu sanat düşmanlığı nedir hiç düşündünüz mü? Bir heykelin, bir şiirin, bir oyunun nedir tehlikeli olan yanı düşündünüz mü hiç?

Bana göre ne zaman uygar bir ülke oluruz, hep söylerim. Kadınlarımız istediği saatte sokağa çıkabilecek, istediği sokaktan güvenle geçebilecek, korku ve endişe duymadan istediği saatte evine dönebilecekse, bu erkekler için de geçerli ama bence en az erkekler kadar kadınların da bu konuda rahat hissettikleri zaman ancak o zaman uygar olabiliriz bence. Bir yazı okumuştum; İngiltere’de verilen bir cezayla ilgiliydi yanlış hatırlamıyorsam. Bir kadının tenha bir yolda saldırıya uğramasıyla ilgiliydi konu. Hakim suçluya ‘Sizi zarar verdiğinizden daha çok, buradan geçmek zorunda olan kadınların güvenini zedelediğiniz için mahkum ediyorum’ gibi bir şey söylemişti. Güven ne kadar önemliydi. Evet bazı saatlerde, belli sebeplerle sokakta olan kadın, bakışların kendini kötü hissetmesine sebep oluyorsa, belli sokak, semt ya da belli şehirlerde kadınlar bazı saatlerde sokağa dahi çıkamıyorlarsa, bence o ülkenin uygarlığından, modernliğinden filan asla bahsedilemez bile.

İşin sanatla ilgili kısmı nedir peki? Sanat insanların bakış açısıdır, düşünce tarzıdır, sonu olmayan bir gelişim sürecidir, yaratıcılıktır, farklı düşünceleri, farklı bakış açılarını görebilmek, kabul edebilmektir. Kendimizden başka daha bir sürü dünyalar olduğunu görebilmektir. Bizlerden farklı zevkleri, hayal gücünü, düşünceleri, insanların birbirlerine aktarma yöntemlerinden biri belki de en önemlilerinden biridir. Çıplak bir kadın heykeli bazılarına erotik gelebilecekken, aslında belki de insanın doğal halinin doğal kabul edilebilmesi çelişkisidir sanat, belki söylemek isteyip de doğrudan söylenemeyenlerdir sanat, defalarca söylendiği halde ilgini çekecek şekilde söylenmediğinde anlaşılmayanı anlatandır belki de sanat, sadece doğruları değil, estetiğe bürünerek verilmeye çalışılandır belki de sanat, bazen günlerce konuşulup anlatılmak istenip de anlatılamayanı bir tek karikatürle özetleyebilmektir belki de sanat. Kısacık ömrümüzde, öğrenebilme süremizi kısaltabilmeye yarayan en keyifli yollardan biridir belki de sanat.

Öte yandan; yaşama sevincimiz, hayata tutunacak bağlarımız, belki konsantrasyonumuz, belki moralimiz, belki üzüntülerimiz, belki mutluluklarımız , belki iletişimimiz, belki sosyalliğimiz, belki hayata yüklediğimiz anlamlarımız, belki rehberimiz, belki öğreneceklerimiz ve hatta belki öğreteceklerimiz kısacası hayatımız, yaşamımızın renkleri, sesleri, hisleridir sanat.

Çocukluğumdan hatırlıyorum, annemler çarşambaları mutlaka kadınlar matinesine sinemaya giderlerdi, sık sık gelen tiyatrolara gidilirdi, örneğin rahmetli Zeki Müren’in konseri olacaktı da gidilmeyecekti, mümkün değildi. Şimdilere bakıyorum bir de, insanlar bir yandan ekonomik sebeplerle, diğer yandan yasakçı zihniyetlerle bir bir yok olan sanat alanlarından mahrum kalmakla, farkında olunmasa da; bakış açıları değişmiş, insanlar daha mutsuz, daha neşesiz, daha hoşgörüsüz, bakış açıları daha dar, düşünceler daha sığ, hayal gücü deseniz belki de hiç kalmamış, olması gereke olamamış ki daha da ötesini, daha da modern olanına sıra gelsin.

İnsanların büyük çoğunluğu tam da bu sebeplerle bir çeşit modern hapishane şeklinde evlerinden çıkmaz olmuşlar. Bir heykelin yıkılmasını, sadece yıkılması ya da yıkılmaması gereken bir şey kadar değerli bulan, aslında hayatın kendisi ve hatta daha da ötesi olan sanatın ölmesine, göz göre göre eriyip yitirilmesine göz yuman, yetiştireceği çocuklarla ilgili sadece verilen kadarla yetinen bir toplum oldukça bizler, kimse uygarlıktan filan söz edemez. Ortalama 70 – 80 yıl olan ömrümüzü sıkıştırıldığımız çarklar içinde doğup, büyüyüp, yaşlanıp ölerek tamamlarız her birimiz. Tek bir kişiye, tek bir işe dokunamadan, gelecek nesillerimiz dahil hiç kimseye bir faydamız dahi olamadan tamamlarız hem de.

Toplumumuzu sanata zorlayanların daha çok kadınlar olduğunu hiç düşündünüz mü? Kadınların hevesiyle bir konsere gitmeye karar verdiğimizi, bir sinemaya gitmeye heves ettiğimizi, güzel bir çiçeğin resmedilmesinin, kadınlara sunulacak bir armağan olarak düşünülünce daha anlamlı olduğunu, çocuklarını sinemaya tiyatroya götürenlerin daha çok kadınlar olduğunu, kurulacak sofranın görsel zenginliğinin dahi kadının zevkiyle değişeceğini, şıklığın, zarafetin, güzelliğin ve hatta tam tersi yaşanan acıların, duyguların en derininin hep kadınlara ait olduğunu hiç düşündünüz mü?

Kadınlar yaşamın neresindeyse, yaşamın orada duracağını, orada kalacağını görebilenler, gelişmişlik istemiyorlarsa kadını kısıtlamaya çalışır ya da tam tersi uygarlaşmak istiyorlarsa kadınları serbest bırakır. Bu kısıtlama kadını eve hapsedip dünyasını küçültmekten ki buna çocuk yaşta evlendirmek de dahil, şiddete kadar her türlü yöntemle olabilir.

Eğer bir kadın özgürse, güven duyuyorsa, iyi hissediyorsa inanın hayatın hiçbir zorluğu o kadınlara engel olamaz. Kadın doğaysa eğer, kadın estetikse eğer, kadın akıl, kadın zeka, kadın duygu, kadın güç, kadın gelecek nesillerin rehberiyse eğer, toplum olarak, biz kadınların erkekleri ve tamamlayıcıları olarak sizlerle sanatımıza, kadınlarımıza, ve dolayısıyla geleceğimize hep birlikte sahip çıkmazsak eğer, sadece sanatımızı değil, hoşgörümüzü, gelişimimizi, bakış açılarımızı ve hatta gelecek nesillerimizin sahip olabileceklerini de kaybedeceğimizi unutmayalım.

İşte tam da bu nedenlerle, kendim de dahil; gelecek nesillerimizin rehberi, yetiştiricisi, uygarlığımızın ölçüsü, toplumumuzun gücünün göstergesi olan, Emekçi Tüm Kadınların ’Kadınlar Gününü‘ kutluyorum…


İlknur ERŞAHİN ÇAKICI
8.03.2014

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 











 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.