Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

SAMSARA BELGESELİ

Samsara, Sankskiritçe de dünya anlamına geliyor. Doğu dinlerinde yeniden doğuş, reenkarnasyon olayını tanımlayan bir kavram.

Ünlü belgeselci Ron Flicke (Baraka belgeselinden hatırlayacaksınız) beş yıllık bir çalışma ile dünyanın doğal ve tarihi güzellikleri yanında, insanoğlunun biraz acıyla yoğrulmuş yaşam döngüsünü filme almış.
Belgeseli ‘If’ alternatif filmler festivali kapsamında izlemek fırsatı bulduk. Belgesel Film 2012 yılında Dublin’de ödül aldığı gibi, bu sene ACE (American Cinema Editors) tarafından en iyi belgesel dalında aday gösterilmiş. Filmin yapımcısı Mark Magidson’ın ismi de önemli.

Film’in önceki Baraka örneğinde olduğu gibi bir belgesel gibi sözlü anlatım, diyalog içermiyor. Bu seyirciyi oldukça yoruyor. Gerçekte seyirciyi provoke etmek için böyle olduğu söylense de, bu film entelektüel derinliği olmayan izleyici için anlaşılmaz gelebilir.
Bilmemek bir suç değildir ama 70 mm film üzerine olağanüstü çözünürlükle kaydedilmiş görüntülerin tadını tam alabilmek için, o kutsal yörelerin,törenlerin, o doğa güzelliklerinin, tarihi eserlerin, yörelerin ne olduğunu önceden bilmek, belki film boyunca ruhumuzu beslemek açısından faydalı olacaktır.

Bu film büyük olasılıkla gişeye çıkmayacak. Ama bir belgesel klasiği olacağı kesin. Büyük olasılıkla DVD olarak piyasada bulunacak. İmkan bulursak, geniş ekran HD ekranda ve iyi bir ses düzeni ile tekrar tekrar izleyeceğiz. Onun için meraklısına elimden geldiğince bazı sahnelerle ilgili bilgilendirmeliyim ki, daha iyi sindirilebilsin. Yorumları size ait.

Birmanya (Burma) tapınaklar vadisini sabah pusları içinde güneşin altın ışıkları ile yıkanıncaya kadar izledik. Küçük Balili dansçılar, ağır makyajlı yüzleri ile gözlerini patlatarak dans ettiler. Sonra bir volkanın dumanlarına lav kızıllığı düştüğünü, volkanın korkutucu kükremeleri ile lav akışı geldi ekrana. Afrika’da çöp içinde yaşayan insanların, ölülerini uçak, otomobil, vapur gibi zenginlik sembolü tabutlar içinde toprağa verişleri, Filipinlerde çöp toplayarak yaşıyan insanlar, Tibet’te dağların tepesine yuvalanmış tapınaklarda rahip adayı genç çocukların günlük ayinleri izleyen koşuşturmaları sonunda renkli kum taneleri ile resim yapan rahiplerin etrafında toplanarak onların sabırla kum taneleri ile Bhavaçakra denilen Samsara döngüsünü resmetmelerini izlediler. Namibya’da Himba yerli kadınları bütün vücutlarını kırmızı çamurla boyadıkları gibi aynı çırmızı toz ile saçlarını rasta yaptılar. Orta Afrikanın doğusunda yaşlı Masai yüzleri izledik, bilmediğimiz bir Afrika yöresinde yüzünü boyamış yerliler onca saflıkları ile kameraya baktılar. Tayland’da metropoliten Bangkok’un gökdelenlerle dolu onca gösterişine tezat, üst üste mukavva, teneke evlerde sukünet içinde yaşayan insanlar gördük. Tayland hapishanesinde toplu yapılan o tuhaf ayin gibi dans ile en azından kendini ifade eden erkek mahkumlar ve onları demir parmaklardan imrenerek izleyen kadın mahkumların mutsuzluğunu gördük. Los Angeles trafik ağının o müthiş enerjisi, Çin’de fabrikada çalışan robotlaşmış insanlar, Japon Profesör Hiroşi İşigaro’nun tıpatıp kendisine benzeyen humanoid robotu, milyonlarca tavuğun üretildiği toplu üretim çiftliği, tavuğun yine robotlaşmış insanlarca kesilip işlendiği tesisler, ultra modern inek besihanesi, fastdood restoranında bu ürünleri tüketen obez insanlar ve gerek üreten gerekse tüketen bütün o ruhunu kaybetmiş insanlar için seri imal edilen silikon seks oyuncakları.

İşin güzel tarafı doğa içinde, hatırlayabildiklerimi anlatmalıyım; ABD, Arizona Antelope kanyonunda su v kum tarafından şekillendirilmiş eşsiz kanyon duvarları, kızıl kum tepelerinin sürekli yenilendiği bilinmedik bir çöl, Namib çöllerinde taşlaşmış fosil ağaçların dünya dışı görünüşü, ABD de Baptistlerin bebekleri vaftiz töreni, Versay sarayında Galeri de Glaces’in olağanüstü gösterişi, Türkiye Nemrut Dağındaki Komenege heykellerinin ay ışığı altında görünümü, Sultanahmet camiinden Ayasofya üzerine ve arkasına doğru uzanan bir kamera bakış açısı, Kabe’de tavaf edenlerin tam yukarıdan çekilmiş sanki makro kozmostaki galaktik dönüşleri andıran görüntüsü ve son olarak filmin başlarında kısaca yansıttığı Samsara mistitizmini temsil eden Bin Kollu Buda görselliğinin filmin son sahnelerinde uzun uzun yansıtıp, ruhumuzu büyülü bir güzellikle arındırmayı hedeflemiş.

( http://www.youtube.com/watch?v=uQ4jdgVacms adresindeki bir şov performansında güzel bir görsel örneğini görebileceğiniz 1000 kollu Buda, Avolokiteşvara Buda’nın sonradan gelmiş bütün suretlerini temsil ediyor. Bu görüntü belgeselden değil ama ne olduğunu biraz olsa size aktarabilmek için bu bağlantıyı ekledim.)

Bu film dvd kütüphanelerimizin bir klasiği olacak.
Yukarıda, hatırlayabildiğim bazı sahnelerle ilgili coğrafi bilgiler verdim, felsefi derinliğini anlatmayı ise size ve yorumculara bırakıyorum.


Cengiz ÖZDER
18.02.2013

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 







 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.