Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

MİZAHA SANSÜRE HAYIR!

Yayın hayatına yeni girmiş bir mizah dergisi var, adı Harakiri. Piyasadaki çoğu delikanlı matrağı yapan hınzır mizah dergilerine kıyasla, biraz daha entelektüel ve daha geniş bir yaş grubuna hitap eden bir dergi bu. Hazırlayan Amerika’da parlak bir kariyeri bırakıp, doğduğu topraklara birşeyler vermek üzere dönmüş olan bir mizahçı, çizer Kutlukhan Perker, yazarı ve çizerleri de bu sanat çevresinde ve okuyucu tarafından tanınan insanlar. .

İşte bu henüz ikinci sayısını basmış olan dergi, ‘Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’ adındaki bir kuruluş tarafından cezalandırılmış. Sanki bir porno dergisi muamelesiyle kara poşete konulması istenmiş ve dergicilerin ödeyemeyecekleri boyutta bir para cezası kesmişler.
Cezanın gerekçesi dergideki bazı öykülerin ‘insanları evlilik dışı ilişkiye özendirmesi ve Türk halkını tembellik ve maceraperestliğe özendirmesi’ymiş!
Bitmedi; öykülerin yazarları savcılığa ifadeye çağrılmışlar. Amaç anlaşılan baskı yapmak.
Okuduğuma göre artık dergi de çıkmayacakmış.
Öff ki, öf.
Sansür bir kez başlarsa, bunun arkasından neler gelecektir kimbilir!
Ceza gerekçesi olan gösterilen konu, evlilik dışı ilişkiler.
Ama siz içinde aşk olmayan bir edebiyat ürünü, bir roman biliyormusunuz?
Demek ki artık her bir yazar aşk yazdıkları zaman ‘Ama bu roman kahramanları evli değil!’ diye soruşturulabilecekler.
(Ve hepimizin tahmin edebileceği gibi, bu soruşturulanlar nedense hep karşı zihniyetten olanlar, muhalif zihniyette olanlar oluyor.)

Kültür ve sanat erbabı, edebiyatçı, yazar çizer dünyanın her yerinde doğası gereği muhaliftir. Bu evrensel bir olaydır, tersi olsaydı yaratıcılık olmazdı, farklı şeyler söylenmediği için gerçeklikten uzaklaşılırdı.
İktidar olmak aynı zamanda insanların nasıl düşünmelerine karışacak bir zihinsel iktidar sahibi de olmak anlamına gelmez! Bu olursa ancak bizim Doğumuzdaki, din polisinin insanlara baskı uyguladığı eksik demokrasilerde olur!

Eğer klasik edebiyatın rahlesinden geçmemiş aşırı ahlakçılar kuralları kendilerine göre zorlayıp yasaklar koyarlarsa, Türk toplumu zihinsel olarak derinliğini ve hacmini kaybedecek ve çölleşmeye gidecektir. Akil iktidar sahiplerinin de bileceği gibi, ülkenin zihinsel ortamı toplumun bütün kesimlerinin temsil edildiği bir ortak havuzdur.
Bu havuza filtre koyarsanız, o havuzu kurutursunuz. Eğer geçmişte uygar dünya zihinlere baskı uygulayabilseydi, hiçbir yenilik, hiçbir ilerleme olmazdı. Orta çağı sonlandırıp, ilerlemenin yolunu açan Rönesans dönemine bakın.
Hakim görüş olan yoğun Katolik muhafazakar zihin ortamında eğer Leonardo, Mikelanj, Kopernik, Galile, Şekspir seslerini duyuramamış olsaydı, dünyanın bugünki hali ne olurdu?
Aylaklığa övgü düzen Orhan Veli Kanık şiiri bu sansürcü zihniyet tarafından yasaklansaydı, bugün edebi varlığımız daha yoksul olmayacakmıydı?
Edebiyat bir toplumun ortak zihinsel hazinesidir. Büyük edebiyatçılar önemli toplumların kültürel idraklerinin temelidirler.
Örneğin bir Goethe olmazsa, Almanya’nın zihinsel zenginliği ne olurdu? Genç Werther’in Acıları’nda aylak Werther insanları tembelliğe mi yönlendiriyordu, ümitsiz aşkıyla evlilik dışı ilişkiye mi özendiriyordu?
Bu yasakçı zihniyete göre, örneğin Nobel ödüllü yazar Hemingway’de sakıncalı olmalıdır! Amerika’nın büyük gururu Ernest Hemingway bu görüşegöre, hemen hemen bütün eserlerinde insanları büyük maceralara sürüklemiş olmalıydı ve eserlerindeki bütün ilişkiler evlilik dışı diye ülkesinde yasaklansaydı, bugün ABD edebiyatı olurmuydu?
Hele yasakçılar olsaydı, Fransız düşünce hazinesi ne olurdu acaba? Malum bütün Fransız yazarlar ilişkiler konusunda oldukça serbestler!

Bunları hepiniz anlıyorsunuz o açıdan uzun uzun yazmayacağım. Hepimiz farkındayız ki, bizde bir yasak konulursa, bu muhalif yazarı cezalandırmak için oluyor!
Bu yanlıştır; ülke için, milletin iyiliği için yanlıştır.
Mizahçı doğası gereği muhaliftir. Bu bir suç değildir, sosyal doğanın gereğidir.
Yukarıda önceden belirttiğimiz gibi, bir düşünün herkesin aynı düşüncede olduğu bir toplum ne ölçüde kısır ve çapsız olurdu?
Mizaha baskı, toplumuz zekasına yapılan baskıdır! Çünkü mizah zekânın temel fonksiyonlarından biridir!

İktidardaki akil adamlara çağrı; lütfen bu tür kurumlara üye atarken sadece siyasi açıdan yandaş olması kriteri aramayınız, o kişilerin evrensel edebiyata uzak olamayan kişilerden olmasını sağlayınız. Mizahçıya bütün ileri demokrasilerde olduğu gibi hoşgörüyle yaklaşınız ve siz de gülüp geçmeyi deneyiniz. Bunu yapabilirseniz ne mutlu size.


Cengiz ÖZDER
4.07.2011

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 



 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.