Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

UÇUŞAN RENGARENK TABLOLAR…

Doğayı çok seviyorum ama bir çeşit fobi işte; sürüngen hayvanlardan çok da hoşlanmıyorum. Bunlardan biri de o kıvrım kıvrım dolaşan kurtçuklar. Evler, apartmanlar, siteler derken beton binalar arasında sıkışıp kalan bedenlerimiz doğadan uzaklaşmaya başlıyor. Doğanın bir parçası olduğumuzu ancak işten güçten kafamızı kaldırıp mola verdiğimiz zamanlarda hatırlıyoruz. Oysa ki etrafımıza biraz dikkatli bakarsak , bu sene bir türlü ısınamayan havalara rağmen yine de baharın geldiğini hissedebiliriz. Bahar mevsim olarak; canlanmayı, hareketlenmeyi, uyanmayı temsil ediyor. Kahverengiden yeşile dönüşen ağaçların görüntüsü, bir de çiçeklerle bezenince manzaraya da doyum olmuyor. Şehir hayatı bizi doğadan uzaklaştırsa da, vücudumuz, zihnimiz, hücrelerimiz, hormonlarımız karşı konulamaz şekilde doğayla senkronize olarak yeni baharı karşılamak için heyecanlanıyor ve hareketleniyor.

Benim fobi derecesinde çekindiğim minik ipek böceği, baharla birlikte kozasından çıkıyor ve doğanın en muhteşem güzelliklerinden birine dönüşüyor. Her renk, her desen uçuşan o narin kelebekler kısacık ömürlerine rağmen bizlere öylesine güzel görsel bir keyif yaşatıyor ki, ömrü uzun bir çok canlıdan çok daha fazla akıllarımızda yer ediyor. Baharla birlikte her yer kelebeklerle doluyor. ’Uçuşan kelebekler’ sözü bile gözümüzün önünde yeşillikler, ırmaklar, çiçekler canlanmasına sebep oluyor. Onlar sanki kısacık ömürlerinde bizlere gösterebilecekleri tüm renkleri üzerlerinde toplamışçasına, tıpkı Uçuşan Rengarenk Tablolar gibi hayatımızda iz bırakıyorlar. Fotoğraf çekmeyi sevip de kadrajına herhangi bir çiçek ya da kelebek takılmamış birini düşünemiyorum bile.

Muğla’nın Fethiye ilçesinde ‘Kelebekler Vadisi’ni belki gördünüz, belki sadece duydunuz, kim bilir belki de ilk kez duyuyorsunuz. Babadağ’ın eteklerinde yüzlerce metre yükseklikteki dik kayalıkların arasında bir vadi. Güdürümsü diye bilinen koyun ismi koleksiyoncu ve fotoğrafçı olan Rıfat Kılar’ın vadideki kelebeklerden etkilenerek buraya ‘Kelebekler Vadisi ‘ demek lazım sözüyle artık bu isimle anılmaya başlanmıştır. 1995 yılında sit alanı ilan edilerek yapılaşmaya karşı koruma altına alındı. Her ne kadar giderek sayısının azaldığı söylense de Temmuz - Eylül ayları arasında 80’den fazla türde, yüzlerce kelebek görmek mümkün. Dünyada bilinen 150.000 kadar kelebek çeşidi var. Kelebeklerde çoğalma yumurta ile olur, yumurtadan çıkan canlı tırtıldır, tırtıl daha sonra kendine ördüğü kozada büyüyüp gelişir ve kozadan çıkan muhteşem canlı artık kelebektir. Pek çok sit alanını tehdit eden orman vasfını yitiren arazilerin satışıyla ilgili hazırlanan tasarı eğer yasalaşırsa Kelebekler Vadisi’ninde %3’ünün imara açılması söz konusu. Umarım %100’ünün sit alanı kabul edilmesi gereken vadi için bu durum geçerli olmaz. Hayatımızın güzelliklerini arttırabilmek, en azından var olanları koruyabilmek gerekirken, bu güzellikleri yok etmeye uğraşmak gerçekten anlaşılabilir bir durum değil. Oysaki doğal haliyle zarar görmeden bizlerin görebildiği bu güzellikleri, gelecek nesillerimize de en iyi şekilde koruyarak bırakabilmeliyiz. Dünyanın belki de çok az yerinde var olan bu özellik, bizden sadece ve sadece doğaya saygılı olmamızı bekliyor.

Çok değil bundan belki 10 sene kadar önce gelincikleri, uğurböceklerini, kelebekleri hatta ateşböceklerini daha çok görüyordum. Fark ediyorum ki sayıları giderek azalıyor. Tesadüfen bir programda Tema Vakfı’ndan bir yetkiliden dinlediklerim o güne kadar hiç farkında olmadığım bir gerçeği anlatıyordu: Orman yangınlarıyla sadece ormandaki ağaçları kaybetmiyoruz, o ormanda yaşayan binlerce canlı türünü de kaybediyoruz. Ormandaki kuşlar, böcekler, hayvanlar, hatta yanan toprağın bütün yararlı özelliklerini de aynı şekilde kaybediyoruz. Oysa ki sonradan ağaç dikerek oluşturmaya çalıştığımız adına orman dediğimiz şey kaybettiklerimizin belki de yüzde birini bile karşılamayacak özellikte. Biz ormanı ağaç topluluğu diye tarif ediyoruz; ama aslında birçok çeşit canlı için, çiçeği, otu, mantarı, hayvanlarıyla orman çok uzun yıllarda oluşmuş tamamen doğal bir yaşam alanı.

Baharla birlikte doğa yeniden canlanıyor. Kış uykusundan uyanmış gibi dinlenmiş, enerji kazanmış bir şekilde yeniden doğuyor, yeniden hayat buluyor. Yapraklanıyor, çiçek açıyor, kozasından çıkıyor, bahara özgü rüzgarlarıyla hareketleniyor. Bizler de doğayla birlikte hareketleniyoruz. Yeniden yaşam enerjisiyle doluyoruz, yeniliklere, yeni fikirlere açık oluyoruz, daha pozitif oluyoruz. Baharın enerjisiyle yapmak istediğimiz halde ertelediklerimiz, üşendiklerimiz, hep bir sonraya bıraktıklarımızı da tamamlamaya çabalıyoruz. Ömrümüz bir kelebek gibi ne kadar kısa olursa olsun, kozamızdan çıkıyoruz ve gösterebileceğimiz tüm renkleri sergilemeye çalışıyoruz. Hoş geldin bahar; gezip görecek çok yerler, takip edecek bir çok güzellikler var. Trafik yine var, ama aracımız yavaşladığında, yolun sağında ve solundaki papatyalarla göz göze gelebiliyoruz. Ne kadar uzaklaşsak da bu mevsimde doğayla biraz daha sarmaş dolaş olabiliyoruz ve yapabileceklerimizle her birimiz Uçuşan Rengarenk Tablolar gibi hayatın objektifine gülümseyen pozlar vermeye devam ediyoruz…


İlknur ERŞAHİN ÇAKICI
2.05.2011

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 












Kelebekler Vadisi

Kelebekler Vadisi
 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.