Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

BİRAZ GEÇ KALMIŞ BİR KİTAP ELEŞTİRİSİ – YÜZÜNCÜ AD

Bu yaz o uzun, bitmek tükenmek bilmez sıcakların zamanında, ne yapacağını bilmez şekilde yazlık eve kapanmıştım. Dışarıda can yakan deli bir sıcak vardı ve denize girmek bile bir rahatlık sağlamıyordu. Deniz sanki tropik iklimlerin sıcak denizleri gibi serinlikten yoksundu; değil kumsalda vakit geçirmek, denize gidip gelmeniz için geçen süre içinde güneşte kalmanız acı veriyordu. İşte böylece, bir nebze olsun serin olan evde sıkıntıdan okuyacak bir şeyler ararken, gözüme kütüphanede kalmış birkaç kitap içinde birkaç yıl önce okumuş olduğum bir kitap gözüme çarptı; unutmuşum, oturdum tekrar okudum!

Okuduğum kitap o günlerde listebaşı olmuştu ve yazarı da, Paris’te yaşayan, Lübnan- Arap asıllı Emin Maluf’tu(Bizde Batı dillerinde yazılışıyla Amin Maalouf diye tanınıyor!).
Edebiyat meraklılarınca bilinen bir yazardı. Daha önce okuduğum Semerkand adlı kitabında Selçuklu dönemi Türk tarihi ilgili konulara girmişti.
'Yüzüncü Ad' isimli yeni romanında, bu kez Osmanlı ülkesinde dolaşıyordu.

Ancak bu romanda en çok dikkatimi çeken şey, Türkler le ilgili çok olumsuz yorumlar bulunmakta oluşuydu. İlk okuduğumda dikkatimi kurguya vermiş olacağım ama bu kez başka bir idrakle Emin Maluf’un Türklere iyi gözle bakmadığını fark ettim.
Yazar, ne yazık ki roman kahramanının gözünden; Türkleri rüşvet yemeden iş yapmayan, içten pazarlıklı, düzenbaz (kolluk kuvvetleri ellerine düşenleri yolmak için çeşitli düzenler hazırlıyorlar!), beğeni düzeyi düşük (yer altından çıkan heykellerin yüzlerini kırıyorlar, yabancıların bunları dışarı çıkarmasına aldırmıyorlar) insanlar olarak yansıtmış!

Gerçi az da olsa söylediklerinde doğruluk payı yok değil!
Bizler melek değiliz! Ama işin gerçeği, başkalarının da bizi kötülemesine, hele bu yazar gibi aidiyetini unutmuş bir Şarklının önyargılı bir Batılının kibirli tavrını takınarak, bizleri aşağılamasına da katlanmamalıyız!

Ama hayret, bu kitap üzerindeki eleştiri ve yorumlara bakıyorum da, bazen böyle durumlarda kıyameti koparan, tepki veren insanlarımız, en azından benim takip ettiğim edebiyat yorumları sayfalarında kitabın bu yönüne dikkat etmemişlerdi. Bu yazıyı kaleme alırken baktığım internet eleştirmenleri, bu kitaptan bahsederken olayın bu yönünü pek vurgulamamışlardı.

Haydi, aydınlarımız bazen böyle yapıyorlar. Ama acaba yurtseverlerimiz hiç kitap okumuyorlar mı? Fransa'nın hasmane tutumuna karşı gösterilen tepkilerin paralelinde, Fransız gözlüğü ile yazan önyargılı Arap bir yazar, Türk okuyucudan neden gerekli tepkiyi almıyordu? Yoksa genelde olduğu gibi, zihin dünyamızda da yurtseverlik duygularımız ve tepkilerimiz zayıflamışmıydı?
Aksi takdirde, Ortadoğu kökenli yazarın klasik, tarihten kaynaklanan kompleksleri sonucu ortaya çıkmış olması gereken bu tür önyargılarının, protesto edilmesi gerekmezmiydi? (Eski Osmanlı hakimiyetinde yaşamış ülkelerin aydınlarında; nedense gereksiz ve biz modern Türklerin anlayamadığı bir Türk aleyhtarlığı var! Bu olgu Yunanistan’da, Sırbistan’da, Bulgaristan’da ve tüm İslav Balkanında da böyle, İran ve Müslüman Arap ülkelerinde de böyle!)

Kitaptaki bizleri aşağılayan ifadelere, sanki hafif bir ‘Geceyarısı Ekspresi’ örneğindeki gibi haksız düşmanlık ve karalamalara, neden tepki vermemişiz, ben anlamakta zorlanıyorum!

‘Yoksa bu suskunluğun arkasında bir suçluluk duygusu mu var?’ Diye düşünebilirsiniz. Bugünlerde art arda ortaya çıkan yolsuzluklar zinciri, geçmişten günümüze doğru uzanan kötü bir geleneğin bir tezahürü mü? Zaten Davos'ta yayınlanan Price Waterhouse Coopers raporunda da yolsuzluk liginde en üst sıralarda olduğumuz belirtilmedi mi? Acaba biz gerçekten kusurlu bir milletmiyiz? Acaba bizim profilimiz gerçekten böyle mi?

Kesinlikle hayır diyorum! Bizim diğer milletlerden farkımız yok! Hatta bulunduğumuz coğrafya içinde, Doğu’ya doğru( Japonya’ya hariç), en düzgün olanı biziz diyebilirim.

Başkalarının bizi daha fazla kötü göstermesine razı olmamamız gerek!
Ama bunun için öncesinde, idrakimizin de açık olmasında fayda var.
Bu iş ‘İşte biz böyleyiz!’ diyen zihniyetin ötesinde bir şey!
Bence en azından birkaç bilinçli aydınımız bu konuyu dile getirirse, geçmişle yoğrulmuş olan zihinlerinde Türklerden başka bir şey olmadığı halde, karmaşık bir psikoloji ile Türkleri olumsuz olarak yansıtan bu yazar gibilerinin Türkiye’de hiç haketmediği bir şöhret kazanması önlenmiş olur.

Acaba bu kitap Türkiye’de yayınlandığından beridir, aydın, dil bilen ve kendini ifade edebilen Türk okurdan yazara: ’Neden Türkleri aşağılıyorsun? Sorunun nedir?’ Diye soran olmuş mudur?
Ve yazar hiç utanıp, pişmanlık duymuşmudur?
Ne dersiniz!


Cengiz ÖZDER
26.08.2010

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 



 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.