Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

BU OYUNA GELMEYELİM..


Merhaba sevgili okurlarım.

Bu yazımda sizlere, son günlerde ortamı fazlasıyla geren ve mesleğim gereği sessiz kalamayacağım bir konudan bahsedeceğim.

Konu malum... Özür!! meselesi

Bir kaç gündür bütün platformlarda ‘özür kampanyası’ ile ilgili açıklamalar yapmak zorunda kaldım. Okul dahil girdiğim her toplumda aynı soru soruluyor. Ne diyorsunuz ?

Bizlerin vereceği cevapların araştırmalar sonucu belgelere dayalı olmak zorunda olacağını sizler tarafından bilindiğini düşünmekteyim. Biz tarihçiler bir tarafız, ne taraf derseniz belgelerin tarafıyız, lütfen yorumlarımızı bu çerçevede değerlendirin.

Birileri çıkmış bir site kurmuş, bunlar 4 kişi, kendilerini “aydın” olarak ilan etmişler. Bu unvanı hangi kurul vermiş bilemem. Araştırmalarımız sonucu öğrendiklerimi sizinle paylaşacağım.
Bu site Amerika’da profesyonel olarak hazırlanmış, çok fazla güvenlik duvarlarıyla örülmüş bir site, kolay kolay hack’lenemeyen, hack’lense bile bir paralele atlayan bir site. Bu siteyi hack’lemeye çalışan çok insanın başarılı olamadığını biliyorum. Bunları neden söylüyorum. Bu iş bizim 4 sözde aydınımızın işi değil, buna ne maddi güçleri yeter nede teknik bilgileri. Peki kim bunlar; Araştımalar sonunda arkasında Diaspora’nın olduğunu görmekteyiz. Bu bilgiyi de tahmin olarak söylemiyorum.

Bizim insanlarımızı bu tuzağa düşürmenin kime ne faydası olacağını ileride göreceğiz.

Gelelim konuya;

Konunun iyi algılanması için belgelere dayanan bu metnin okumanızı isteyeceğim.
Tarih’de bir tehcir (Yer değiştirme) olayı yaşanmış, savaşa giren ülkelerin bunu yapma hakları vardır.
Ermenilerin binlerce Türk'ün canına mal olan isyan ve katliamların karşısında, Osmanlı Hükümeti'nin ortaya koyduğu sakin ve sağduyulu tavır, belgeleriyle sabittir. Ancak, tedhiş hareketleri bir türlü durmak bilmeyince hükümet, ülkenin çeşitli bölgelerinde yaşayan Ermenileri, savaş bölgelerinden uzak yeni yerleşim merkezlerine götürmek zorunda kalmıştır. Kafkas, İran ve Sina cephelerinin güvenlik hattını oluşturan bölgelerdeki Ermenilerin yerlerinin değiştirilmesi, onları imha etmek değil, devlet güvenliğini sağlamak, onları korumak amacını gütmüştür.

Bu yer değiştirme kararı bütün Ermenilere uygulanmamıştır. Katolik ve Protestan mezhebinde bulunan Ermenilerin yanı sıra, Osmanlı ordusunda subay ve sıhhiye sınıflarında hizmet gören Ermeniler ile Osmanlı Bankası şubelerinde ve bazı konsolosluklarda çalışan Ermeniler devlete sadık kaldıkları sürece göçe tabi tutulmamışlardır. Öte yandan, hasta, özürlü, sakat ve yaşlılar ile yetim çocuklar ve dul kadınlar da sevke tabi tutulmamış, yetimhaneler ve köylerde koruma altına alınarak ihtiyaçları devletçe, Göçmen Ödeneği'nden karşılanmıştır. Bu tablo, Osmanlı'nın yer değiştirme konusundaki iyi niyetini göstermesi açısından önemlidir.

27 Mayıs 1915 tarihli yer değiştirme kanunu ve bu kanuna dayalı olarak çıkarılan emirler çerçevesinde; Erzurum, Van ve Bitlis vilayetlerinden çıkarılan Ermeniler, Musul'un güney kısmı, Zor ve Urfa sancağına; Adana, Halep, Maraş civarından çıkarılan Ermeniler ise Suriye'nin doğu kısmı ile Halep'in doğu ve güneydoğusuna nakledilmişlerdir.

Bu arada, bazılarının sıkça dile getirdiği gibi yer değiştirme sırasında 1.5 milyon Ermeni ölmemiştir. Gerek Osmanlı ve Ermeni, gerekse yabancılara ait istatistikler, I. Dünya Savaşı döneminde Osmanlı topraklarında yaşayan Ermenilerin nüfusunun en fazla 1.250.000 civarında olduğunu göstermektedir. Ne kadar Ermeni'nin yer değiştirme uygulaması çerçevesinde bulundukları yerden çıkarıldığı ve ne kadarının sağ salim yeni yerleşim bölgelerine ulaştığı da belgeleriyle ortadadır. Osmanlı Devleti'nin son nüfus istatistiği 1914 yılında yapılmıştır. Buna göre Ermeni nüfusu 1.221.850'dir. Yer değiştirmeye tabi tutulmayan nüfus; 82.880'i İstanbul, 60.119'u Bursa 'da, 4.548'i Kütahya Sancağı ve 20.237'si Aydın vilayetinde olmak üzere toplam 167.778'dir.

Ermenilerin yer değiştirme uygulaması büyük bir disiplin içinde yapılmıştır. 9 Haziran 1915'ten 8 Şubat 1916 tarihleri arasında Adana, Ankara, Dörtyol, Eskişehir, Halep, İzmit, Karahisarı sahib, Kayseri, Mamuretülaziz, Sivas, Trabzon, Yozgat, Kütahya ve Birecik'ten toplam 391.040 kişi yerleştirilecekleri yeni bölgelerine sevk edilmiş, bunlardan 356.084'ü yerleşim bölgelerine ulaşmıştır. Yani, Ermenilerin yer değiştirme uygulaması sırasında verdiği kayıplar 35.000 kişi civarındadır. Yer değiştirme uygulamasına tabi tutulan nüfus içerisinde yer alan Halep'teki 26.064 Ermeni nüfusu, göç ettirilenler içerisine dahil edilmemiştir. Bu rakam 35.000'den çıkarıldığında geriye 9-10 bin kişi kalmaktadır. Yani Ermenilerin yer değiştirme sırasında verdikleri toplam kayıp 9-10 bin kişiden ibarettir. Bunlar da, Türkler tarafından öldürülmemiş, 500'ü Erzurum-Erzincan arasında eşkıya grupları tarafından, 2000 civarında kişi, Urfa'dan Halep'e giden yol üzerinde Meskene'de Urban eşkıyaları tarafından, 2000 kişi Mardin'de eşkıya tarafından öldürülmüştür. Dersim bölgesinden geçen kafilelere bölge halkının saldırıları sonucunda yaklaşık 5-6 bin kişi öldürülmüştür. Ancak bunun kesin rakamları Osmanlı arşivlerinde yer almamaktadır. Toplam 9-10 bin kişinin ölmüş olduğu diğer verilerden tespit edilmektedir. Böylece, yer değiştirme sırasında soykırım maksadıyla Osmanlı ordusu tarafından öldürülen bir tek Ermeni yoktur.

Ayrıca, Anadolu ve Rumeli'nin çeşitli bölgelerinden yer değiştirmeye tabi tutulan Ermenilerin sayıları ile, yeni yerleşim merkezlerine ulaşanların sayılarının birbirini tutması, yer değiştirme sırasında herhangi bir katliam olayının olmadığını da ispat etmektedir.

Öte yandan, Osmanlı Devleti yer değiştirme uygulamasına tabi tuttuğu Ermenilerin nakli sırasında, ağır savaş şartlarına rağmen olağanüstü gayret göstermiş, bu gayret, yabancı diplomatlarca da tespit edilmiştir. Hükümet, göçmenlerin iaşesi ve korunmasına yönelik büyük harcamalar yapmıştır. Uygulamaya ait belgelerde hangi il ve ilçelerde hastane kurulduğu, Ermeni çocuklarından yetim kalanlar için hangi binanın ayrıldığına kadar detaylı bilgiler verilmektedir. Yer değiştirmeye tabi göçmenlerin; sevk, yerleştirme ve geçimlerinin sağlanması için 1915 yılında 25 milyon, 1916 yılı sonuna kadar ise 230 milyon kuruş harcandığı belgelerden anlaşılmaktadır.

Ermenilerin yer değiştirilmeleri, onları imha etmek değil, devlet güvenliğini sağlamak, onları korumak amacını gütmüştür ve dünyanın en başarılı yer değiştirme uygulamasıdır. Şayet, Osmanlı Devleti Ermeni tebaasından kurtulmak isteseydi; bunu asimilasyon yoluyla veya savaşı gerekçe göstererek rahatlıkla halledebilirdi. Osmanlı, yer değiştirme uygulamasıyla savaş şartlarında her an ölümle burun buruna gelebilecek olan yüz binlerce Ermeni'nin hayatını kurtarmıştır. Nitekim, yeni bölgelere yerleştirilen Ermeniler sağ salim hayatlarını sürdürürken, Rus ordusu saflarında Türklere karşı savaşan Ermeniler, savaş şartları gereği ölmüşlerdir.

Görüldüğü gibi, yer değiştirme uygulaması son derece başarılı bir sevk ve iskan hareketidir. Bugünün şartlarında bile dünyada bir benzeri daha yoktur.

Bir başka olayda bu tehcir sırasında Ermenilere kötü muamele yapan yaklaşık 1600 kişinin yargılandığını, 67 kişinin idam edildiği, diğerlerinin çeşitli cezalara çarptırıldığı kayıtlarda geçmektedir.

Bir örnek; Yozgat mutasarrıfı ve Boğazlıyan kaymakamı olan Kemal Bey yargılanır. Kurulan Kürd Mustafa Paşa Divan-ı Harbi’nde, kış gününde Ermeni vatandaşları can ve mal kaybına uğrattığı, ayaklarına süngüler bağlayarak ölüme terk ettiği iddialarıyla suçlanır. O ise, “Ben aldığım emri yerine getirdim. Sürgün edilenlere insanî şekilde davrandım. Süngü bağlamadım. Vicdan azabı duymuyorum. Kimsenin ölümü için emir vermedim”. diyerek suçlamalara karşı çıkar. Ancak, mahkeme idamına karar verir ve 10 Nisan 1919 da Beyazıd meydanında idam edilir.

Bu tabloyu okuyan sizlere soruyorum;
Bunlar ne için özür diliyorlar, hata yapanlar o gün yargılanıp cezalarını çektikleri görülmekte, bu kadar hassas yönetim tarzı bugün bile Dünya ülkelerinde görülmemektedir. Yakın tarihimizde, bu özür dileyenlerin sırtlarını dayadıkları Emperyalist ülkelerin yaptıkları soykırımları yazmaya kalksak bu sayfalar yetmez.

Sevgili okurlarım bu oyuna gelmemek lazım, yapılmak istenen yüzyıllarca birlikte yaşadığımız insanlar arasında etnik çatışmalar çıkartıp toprak bütünlüğünü bozmaktır. Bütün konuşmalarımda, öğrencilerime hep aynı çağrıyı yapmaktayım. Oyuna gelmeyin…
Bazı öğrencileri zor engelliyoruz, bu sitenin karşısına, bunları kınayan bir site, bir oluşumla çıkmak istiyorlar. Bu harekete kaç milyon insanın destek vereceğini düşünmek bile istemiyorum. İşte bunlar, maşa aydınlar bunu yaptırmak istiyorlar.

Bir küçük not daha iletmek istiyorum. Burada imzası olan insanların %74 ‘nün hayali olduğu, birkaç bilgisayardan girildiği tespit edilmiştir.

Kafalarını kuma gömen bu sözde aydınlarımıza, önce kendi ana babalarından özür dilemelerini tavsiye ediyorum.

Daha mutlu bir beraberlik için…
Sevgiler


Asım BİLGİLİ
23.12.2008

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 

 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.