LA LA LAND (AŞIKLAR ŞEHRİ)

2017 senesinin üzerinde en çok konuşulacak filmi olan La La Land, Bafta ‘dan sonra büyük olasılıkla bütün akademi ödüllerini de toplayacak gibi.
Genç yönetmen Damien Chazelle’in yazıp yönettiği bu filmin adını Türkçe’ye çevirmek pek kolay olmasa gerek.
LA, filmde konunun geçtiği Los Angeles’in kısaltması. La la dediğimizde ise, Türkçede’ki lay lay lom karşılığı bir anlam çıkmalı diye düşünüyorum. Böylece La La Land Türkçe karşılığı ‘lay lay lom kenti ‘ olmalı ki, bu filme Türkçe isim vermek gerektiğinde insanları biraz zorlamış olmuş ki, ‘Aşıklar Şehri’ diyerek kurtulmuşlar!

Aşıklar Şehri bir müzikal. Neşeli davulların temposu ile trafikte sıkışmış insanların dans ettiği bir sahne ile açılış yapıyor. Bazı kritikler başlangıçta ‘müzikal filmlerin dönemi geçti, bu film iş yapmaz’ deseler de, görünen o ki izleyici bu filmi seviyor. İnsanların filmi izledikten sonra evlerine daha mutlu, iyi ve yüksek bir ruh hali ile döndükleri söyleniyor. Şimdiki film seyircisinin 50 li senelerdeki seyirciden farklı olduğu, Gene Kelly’nin dans ettiği Yağmur’da Dans ve Paris’te bir Amerikalı gibi harika filmlerinin bile, bu rock müzik dinleyerek büyümüş yeni nesil tarafından izlenmediği bir gerçek. Ama Aşıklar Şehri’nde, geri planda sadece klasik caz olmayıp, giderek ritim ağırlıklı popüler müzik ile caz karışımı bir müzik türü daha geniş bir izleyiciyi sarmalıyor. Zaten geçmiş müzikallerden farklı olarak, sadece dans ve müzik ile yetinilmemiş.
Dramatik yönden sağlam bir yapım, örneğin karakterlerin diyalogları çok kuvvetli. Günümüzün genç ama daha entelektüel izleyicisininin beklentilerine cevap verebiliyor.
Yönetmen Damien Chazell, en sevdiği filmlerin başında ‘Cherburg Şemsiyeleri’(1964, yönetmen Jaques Demy, oyuncu Catherine Deneuve) geldiğini belirtmiş.

Chazell çok genç bir yönetmen ve yazar. Kendisini 2013 yılı yapımı yine onun yazıp yönettiği ‘Whiplash’ filminden hatırlıyoruz. Sinemaseverler o filmde zorba bir müzik eğitmeninin elinde mücadele veren baterist genci hatırlarlar.
Yönetmenin sanki insanlara caz müziğini sevdirmek gibi bir misyonu var, bu yeni filmde de bu kulvardan ilerlemeye devam ediyor.

Başlıca oyuncular Emma Stone ve Ryan Gosling. Ryan Gosling biyografisi oldukça dolu. Half Nelson (2006) filmi ile çıkış yapmış, Akademi Ödüllerine aday gösterilmiş. En çok tanındığı rol 2011 tarihli George Clooney filmindeki kampanya yöneticisi rolü. Emma Stone ise 2010 tarihli ‘Easy A’(Adı Çıkmış) filmindeki oyunu ile sinemaya giriş yapmış. Filmografisi henüz zengin olmasa da, Aşıklar Şehri’ndeki mükemmel oyunu ile muhtemelen Oskar ödülünü kapacak gibi görünüyor. Yani neredeyse bu yapım ile aynı filmdeki rolünde olduğu gibi gerçek bir star doğuşuna şahit oluyoruz. Whiplash filminde sertlik yanlısı eğitmen rolünü oynayan J.K.Simmons ise küçük bir rolde(müzikten anlamayan patron) sürpriz yapıyor.

Konu özetle Los Angeles kentinde kendilerine gelecek arayan sürekli seçmeleri kovalayarak oyuncu olmak hayalinin peşinde koşan Mia ile, rafine bir caz çalmak isterken, sıradan yerlerde istemediği müzikleri çalmaya zorlanan Sebastian’ın imkansız aşkları üzerine.
Amerikan rüyası olayı acımasız. Bireyler kariyer yapmak isterken, şöhret basamaklarına tırmanırken aşk bağları bile pamuk ipliği kadar zayıf. Seyirciye özellikle son sahneye dikkat etmelerini öneririm. Sanki o unutulmaz Casablanca filminin son sahnesine gönderme yapar gibi.


Cengiz ÖZDER
14.02.2017

Tweet

Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 

Okuyucu Yorumları